29 Kasım 2010 Pazartesi

8. Gün: Pazartesi Sendromu?

Vay be Pazartesi olmuş da bitmiş bile. Facebook’ta herkes bağırıyor Pazartesi sendromu diye. Ara vermediğimiz için sendroma bile giremedik ağız tadıyla. İstanbul’umda olaydım da bağıraydım ben de pazartesileri sevmiyorum, çok sıkıcı, iğrenç, böğğk diye. Bunları okuyan da bizi Fizan’a sürdüler zannedecek. Gerçi hayatımda Fizan’a coğrafik açıdan hiç bu kadar yakın olmamıştım. Napalım kardeşim, prensesim işte. Gelemiyorum öyle sıkıntılara ben. Şikayet ediyorum, edeceğim de. Deşarj oluyorum.
Uff saat 19.00 olmuş. Durmak yok, yola devam..

Saati yine 21.00 ettik. Bu yemeklerin güzelliğinden 100 kilo olup döneceğim. Bu akşam yediklerimi sıralıyorum: mercimek çorbası, bol sarımsaklı yoğurtlu mantı, etli patlıcan yemeği, pirinç pilavı, cacık. Nasıl yedim ben bunları ya! Aklım almıyor. Midem oldu bir işkembe. Gıdığım hızlı yürüdüğümde sallanıyor artık. Dönünce yemeği kesmem gerek.

Eveeet çocuklar.. Saatlerimiz 23.30’u gösteriyor. Gitme vakti geldi. Bugünde gözlerimiz kırmızı, gönlümüz şişik ayrılıyoruz huzurlarınızdan ayrılıyoruz.
Sizleri seviyorum.
Hayatı seviyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder